EN ÖZEL SİSTEM

AstroNotlar’dan, merhaba! Bu hafta sizlere Güneş Sistemimiz’den ve Güneş Sistemimiz’in “en”lerinden bahsedeceğiz.

Öncelikle Güneş Sistemimiz’in elemanlarından başlayalım. Güneş Sistemi, Güneş’in çobanlığında, onun çekim etkisi altında kalan sekiz gezegenden ve bu gezegenlerin uydularından oluşur. Bilinen uydu sayısı ise toplamda 205 tanedir. Bunlara ek olarak Ceres, Plüton, Eris, Haumea, Makemake olmak üzere beş cüce gezegen ile onların bilinen 9 uydusundan ve milyarlarca küçük gök cisminden oluşan bir sistem bizim sistemimiz. Küçük cisimler grubuna ise asteroitler, Kuiper Kuşağı cisimleri, kuyrukluyıldızlar ve gezegenlerarası toz girmektedir.

Görselde Güneş Sistemi ve astronomik birim cinsinden uzaklıkları verilmektedir. 1 Astronomik Birim = 150 milyon km’ye denk gelmektedir. (Kaynak: astronomy.com)

Astronomlar, Güneş Sistemi’ndeki gezegenleri araştırdıkça benzer özellik gösterenleri çeşitli gruplar altında sınıflamışlardır. Güneş Sistemimiz’deki gezegenler temel olarak; karasal gezegenler ve gaz devleri olmak üzere iki gruba ayrılır. Güneş Sistemi’nde dört karasal gezegen ve küçük, kaya ve metal içerikli asteroitlerden oluşan bir asteroit kuşağı bulunur. Ayrıca dört gaz devi gezegen, ve Kuiper Kuşağı denen buzsu cisimlerden oluşan ikinci bir kuşak daha mevcuttur.

Beş cüce gezegen; Kuiper kuşağında yer alan Plüton, Haumea ve Makemake; asteroit kuşağındaki en büyük cisim olan Ceres ve seyrek diskte yer alan Eris’tir. Ayrıca bilinen en büyük cüce gezegen olma ünvanı da Plüton‘a aittir.

Dwarf planets and candidate dwarf planets - Stock Image - R300/0269 -  Science Photo Library
Güneş Sistemimiz’de doğrulanmış ve aday olan cüce gezegenler (Kaynak: Science Photo Library)

Bilinen cüce gezegenlerden Ceres haricinde hepsi Kuiper Kuşağı’nda ve ötesinde yer alırken, yalnızca Ceres asteroit kuşağında yer almaktadır. Kuiper kuşağının ötesinde ise seyrek disk ve Oort Bulutu bulunur. 

Oort Bulutu belki de milyonlarca kuyrukluyıldızın bulunduğu, küre şeklinde, Güneş Sistemimiz’i saran bir katmandır. Aynı zamanda Güneş Sistemimiz’in fiziki sınırlarını da oluşturur, eğer Oort Bulutu’ndan öteye geçebilirseniz, artık yıldızlararası uzaydasınız demektir.

Güneş etrafındaki bir yörüngede dolanan cisimler genel olarak üçe ayrılır: Gezegenler, Cüce Gezegenler ve Küçük Güneş Sistemi Cisimleri.

Güneş’in etrafında dolanan, kendine küresel bir biçim verecek kadar kütlesi olan ve sahip olduğu doğal uydular dışında, yörüngesinin yakın çevresini temizlemiş, yani yakın çevresindeki gök cisimlerini yörüngesi dışına atmış veya kendi kütlesi içine almış gök cisimlerine gezegen denir. Bilinen sekiz gezegen vardır: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün.

24 Ağustos 2006 tarihinde Uluslararası Astronomi Birliği (UAB), Plüton’u dışarıda bırakarak “gezegen” teriminin tanımlamasını değiştirdi. Plüton ile birlikte, Eris, Ceres, Haumea ve Makemake yeni “cüce gezegen” sınıflaması içerisinde tanımlandı. Cüce gezegenler; kütleçekimleri dairesel bir şekle sahip olmalarına yeten, fakat yörüngeleri etrafındaki diğer cisimleri temizlemeye yetmeyen gök cisimleridir. Vesta, Pallas, Hygiea ve Charon ise Cüce gezegen sınıflamasına aday gök cisimleri olarak sınıflandırılmaktadır. Burada ki önemli noktalardan biri; Plüton’un etrafında dolanan Charon’un UAB tarafından uydu mu, yoksa ikili bir sisteminin parçası mı olduğuna henüz karar verilmemiş olmasıdır. UAB’de Charon’un cüce gezegen olduğuna dair görüşler daha fazla olduğu için, söz konusu karar netleşirse Charon da cüce gezegen olarak sınıflandırılabilir. Yani Cem Yılmaz’ın da dediği gibi kahverengi takım elbiseli bir Fen Bilgisi öğretmeni çıkıp “Plüton gezegen değil” diyerek Plüton gezegenlikten çıkarılmadı.

NASA yöneticisi Plüton'u tekrar gezegen ilan etti: 13 yıldır 'cüce gezegen'  sınıfında - Diken
Plüton ve uydusu Charon (Kaynak: Vikipedi)

Peki neden birden bire böyle bir “cüce gezegen sınıfı” ortaya çıktı? 1930 yılında  keşfedildikten sonra Plüton,  2006 yılına kadar Güneş Sistemi’nin dokuzuncu gezegeni olarak kabul edildi. Ancak 20. yüzyılın sonlarından itibaren Güneş Sistemimiz’de Plüton’a benzer birçok gök cismi keşfedilmeye başlandı. Böyle olunca yeni bir sınıflandırmaya gitmek kaçınılmaz hale geldi. Bu cisimlerin arasında en çok dikkati çeken, Plüton’dan biraz küçük olan Eris adlı gökcismidir. 

Güneş Sistemimiz aslında çok zengin bir yapıya sahiptir. Bu zenginlikte aşırı sıcak gezegenlerden, aşırı pürüzsüz yüzeyli uydulara kadar bir çok ilginç gökcismine ev sahipliği yapıyor olmamız da kaçınılmazdır. Sistemimizdeki en sıcak gezegen, Güneş’e en yakın gezegen olduğu için haliyle en sıcak olması beklenen gezegen olan Merkür DEĞİL Venüs’tür. Güneş’e en yakın ikinci gezegen olan Venüs, ortalama en yüksek yüzey sıcaklıklarına sahip gezegendir ve haliyle de en sıcak gezegen olma onuruna sahiptir. Sıcaklıklar 735 Kelvin, yani 464°C’ye kadar çıkabilir. Bunun bir kısmı Venüs’ün Güneş’e yakınlığından kaynaklanır, fakat asıl sebebi yoğun karbondioksit ve kükürtdioksit bulutlarından oluşan kalın atmosferine bağlıdır. Bu gazlar, güçlü bir sera etkisi yaratır ve bu nedenle de yüzeydeki sıcaklık hapsolur ve bir türlü yüzey soğuyamaz. 

The Planet Venus - Universe Today
Atmosferinin altından Venüs (Kaynak: NASA)

Ortalama yüzey sıcaklığı bu kadar yüksek olan bir gezegenin gecesi ve gündüzü arasındaki sıcaklık farkı da çok azdır. Venüs’te günlük sıcaklık farkı birkaç dereceyi geçmezken Merkür’de bu fark günlük ortalama 520°C’ye kadar çıkar. Merkür aşırı ince bir atmosfere sahip olduğu ve diğer gezegenlere kıyasla kendi ekseni etrafında çok yavaş döndüğü için, yüzey sıcaklığı oldukça değişkendir. Bunun anlamı; Güneş ışınlarına maruz kalan yüzeyin ortalama sıcaklığı 350°C iken, diğer tarafta gece kısmında kalan yüzeyin ortalama sıcaklığı -170°C’ye kadar düşer. Bu durumda, Merkür’ün yüzey sıcaklığının bu aşırı sıcak ve aşırı soğuk arasında değişimi, onu Güneş Sistemimiz’in en sıcak gezegeni ünvanından alıkoyar.

ESA - Transit of Mercury schools challenge
Merkür (Kaynak: NASA)

Biraz da yüzey şekillerinden bahsedelim. Sistemimizdeki uç boyutlardaki yüzey şekillerininin büyük kısmı tek bir gezegende toplanmış denilebilir; o da Mars! Güneş Sistemimiz’in en yüksek dağı, en uzun kanyon sistemi ve belki de en büyük krateri Mars’ta bulunur. Gelecekte Mars ile ilgili detaylı bir bölümümüz olacak, fakat tüm bu “uç”lardan bahsederken Mars’ı es geçmek mümkün değil. Güneş Sistemimiz’in en yüksek dağı, Mars’taki Olympus Mons dağıdır ve tam olarak 26 bin 400 metre yüksekliğindedir. Yani Dünya’nın en yüksek dağı olan ve 8848 metre yükseklikteki Everest’in üç katıdır. Geniş bir alana yayılmış kalkan yanardağ türünde olan bu dağın kapladığı alan ise İspanya kadardır. Bir ülke boyutunda dağ düşünün, kulağa harika gelmiyor mu?

The Highest Mountain In The Solar System- Olympus is the highest mountain  in the solar system located on Mars. | Everest dağı, Samanyolu, Gezegenler
Mars ve Olympus Mons Dağı (Kaynak: NASA)

Valles Marineris adındaki ünlü kanyon ise yaklaşık 4.000 km uzunluğunda ve yer yer 1100 km, ortalamaysa 200 km genişliğinde ve yaklaşık 7 km derinliktedir. Yani diğer bir deyişle, uzunluğu Avrupa’nın uzunluğuna eştir. Mars’ın çevresinin neredeyse beşte birini oluşturur. Dünya’daki Büyük Kanyon’u düşünecek olursak 446 km uzunluğunda ve yaklaşık 2 km derinliğinde, Valles Marineris’in yanında ancak bir çatlak boyutunda kalacak kadar küçük bir kanyon sistemidir.

Dünyalaştırma (Terraforming) Nedir
Mars ve Valles Marineris (Kaynak: NASA)

Sistemimizin en büyük kraterinin ise Mars’ta olma ihtimali vardır. Bu hala araştırılan bir konudur. Bir gezegenin kuzey yarımküresinin tamamının bir krater olduğunu düşünün, işte o gezegen Mars olabilir! Mars’ın kuzey yarımküresine dört milyar yıl önce, Ay’ın boyutunun %6,6’sı büyüklükteki bir cismin çarpmış olduğuna dair bir teori mevcuttur. 2008’de yapılan araştırma ve incelemeler, bu teorinin doğruluğunu gösteren kanıtlar sunmakta. Eğer bu görüş doğru ise, Mars’ın kuzey yarımküresinde 10.600 km uzunluğunda ve 8.500 km. genişliğinde bir krater alanının açılmış olması gerekir. Bu da Avrupa, Asya ve Avustralya’nın toplamı kadar büyük bir alana karşılık gelmektedir.

Space Images | Mars Topography
Mars topoğrafik haritası. Kuzey yarımkürenin büyük bir kısmının alçak ve düzlük olduğu dikkatlerden kaçmıyor. (Kaynak: NASA JPL)

Biraz da uydulardan bahsedelim o halde. Sistemimizdeki en fazla uyduya sahip gezegen konusuna gelirsek, bu konuda Satürn ve Jüpiter sürekli bir kapışma halindedir. Son verilere göre en çok uyduya sahip gezegen Satürn’dür ve tam 82 tane uyduya sahiptir. Hemen ardından da 79 uyduyla Jüpiter gelir. En çok uyduya sahip gezegenler sıralamasında üçüncülük Uranüs’tedir, tam 27 uydusu bulunur. Sonraki gezegen, 14 uyduyla Neptün’dür. Tabii bildiğimiz gibi Mars’ın 2, Dünya’mızın da biricik bir uydusu bulunmakta. Merkür ve Venüs’ün ise hiçbir doğal uydusu yoktur.

Weird Moons of the Solar System: Europa The Ice Moon ?! | Solar system  planets, Solar system, Solar system tattoo
Güneş Sistemimiz’deki büyük uydular ve Mars ve Merkür’le olan boyut kıyaslaması (Kaynak: Pinterest)

Bizim uydumuz Ay’da oldukça ilginç bir gök cismi aslında, önceki yayınlarımızda bundan sıklıkla bahsettik. Bu yüzden Ay hakkında değil de, diğer uyduların ilginç özelliklerinden bahsedeceğiz. En büyük uydu ile başlayalım mesela. Güneş Sistemimiz’in en büyük uydusu Jüpiter’in uydusu Ganymede’dir. Hatta bu uydu o kadar büyüktür ki, Merkür’den bile büyüktür. Eğer Jüpiter’in etrafında değil de, doğrudan Güneş’in etrafında dolansaydı, kesinlikle ona bir gezegen derdik.

Gezegen Büyüklüğünde Uydu: Ganymede • Kozmik Anafor | Türkiye'nin Astronomi  Kaynağı
Ganymede (Kaynak: NASA)

Güneş Sistemimiz’deki atmosfere sahip olan tek uydu, Satürn’ün uydusu Titan’dır! Hatta bu uyduda yağmur da yağar. Sistemimizde yüzeyinde sıvı bulunan Dünya’dan sonraki tek cisimdir. Yalnız yüzeyindeki sıvı su değildir, sıvı metandır! Suyun Dünya’da yaptığı her şeyi, Titan’da sıvı metan yapmaktadır. Yağmur olarak yağar, metan gölleri, nehirleri vardır. Yani eğer günün birinde Titan’a gidecek olursanız, yanınızda çakmak ve benzeri yakıcı şeyler bulundurmayın, bizden size tavsiye.

Titan Üzerinde Su Olmadan Hayat Mümkün | Uzaydan Haberler
Titan ve metan gölleri (Kaynak: NASA)

Yüzey yapılarından, dağ ve kanyonlardan bahsettik, peki ya pürüzsüzlüğe bakacak olursak? Güneş Sistemimiz’in en pürüzsüz yüzeyi, Jüpiter’in uydusu Europa’dır. Yüzey şekillerinin yüksekliği birkaç yüz metreyi geçmez ve yüzeyinde neredeyse hiç krater bulunmaz. 

Europa (moon) - Wikipedia
Europa (Kaynak: NASA)

Sistemimizin en aktif yüzeyi Jüpiter’in bir diğer uydusu olan Io’da bulunur! Önceden Io’nun tıpkı Ay gibi jeolojik olarak ölü, kraterlerle kaplı bir uydu olduğunu sanılıyordu. Ancak 5 Haziran 1979’da Voyager 1’in 21000 km uzaklıktan çektiği Io görüntüleriyle yanıldığımızı anladık. Bu görüntülerde herhangi bir kratere rastlanmaz ancak, farklı şekillerde çukurlar ve parlak renkte alanlar olduğu görülür. Yapılan ilk incelemeler sonucunda, Io’nun yüzey şekillerinin, ileri düzeyde volkanik etkinlik ile meydana geldiği ortaya çıkıyor. Gerçekten de Io, Güneş Sistemi içinde volkanik olarak en aktif gökcismidir. Volkandan oluşan püskürmenin oluşturduğu “volkanik şemsiye” yükseklikleri 280 km’ye kadar çıkabiliyor. Yani püsküren madde neredeyse Jüpiter’e kadar ulaşabilmektedir. Püsküren maddenin bu yüksekliklere ulaşabilmesi için volkanik çıkış noktasından neredeyse 1000 m/sn hızla ayrılması gerekir ve Dünya’daki en etkin volkanlarda bile bu değer 100 m/sn’dir. Bu volkanik püskürmelerin Jüpiter’e kadar ulaştığını söyledik. Çıkan maddenin büyük bir çoğunluğu uydunun yüzeyine geri inerken, bir kısmı da Jüpiter tarafından yakalanır. Jüpiter tarafından yakalanan bu parçalar gezegenin etrafında Io’nun yörüngesini merkez alır bir biçimde bir boru gibi uzanır. Bu yapıya da “Io Torus” adı verilmekte.

Lava Waves Sweep Across Jupiter Moon Io's Massive Molten Lake | Space
Io ve volkanik şemsiyesi (Kaynak: NASA)

Jüpiter’in bir diğer uydusu olan Callisto, diğer Galileo uydularıyla karşılaştırıldığında, en fazla kraterleşmeye sahip olan uydudur. Yüzeyi kraterlerle kaplı ve Güneş Sistemi’nin bilinen en büyük çarpma krateri, 4000 km çapındaki Valhalla Krateri burada bulunur. Albedosu, yani Güneş’ten aldığı ışığı yansıtma miktarı oldukça düşüktür, bu nedenle karanlık bir yüzeye sahiptir.

callisto - one of jupiter's moons | Jupiter moons, Astronomy, Space and  astronomy
Callisto (Kaynak: NASA)

Jüpiter’e gerçekleştirilen uzay görevlerinden bu Galileo uydularına dair bilgiler de edinilmiş olabilir mi?

Voyager görüntüleri, Callisto yüzeyinin hiçbir zaman jeolojik süreçlerle yenilenmediğini ortaya koymuş. Bu nedenle bazı bilim insanları önceden, Callisto’nun kaya ve buzdan oluşan sıkıcı bir uydu olduğunu düşünmüşlerdi. Ancak NASA’nın Galileo uzay aracından gelen verilen sonucunda Callisto’nun bir sırrı olabileceği ortaya çıkmıştır; yüzeyinin altında tuzlu bir okyanus. Böylece bu bulgu, bir zamanlar ölü görünen uyduyu, hayatı barındırabilecek dünyalar listesine eklemiştir. Yani, aradığımız yaşam formu, Callisto’nun karanlık yüzeyinde bir yerlerde olabilir. Öte yandan bu uydu  ile ilgili bir diğer ilginç gerçek, yüzeyinde hiç küçük çaplı bir krater bulunmamasıdır. Bunun gayet doğal olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak bu durum kraterlerin yüzeyden bir şekilde silinmiş olmaları anlamına gelir ve kraterleri silen ‘şeyin’ hangi koşullar altında sağlandığı bilinmemektedir. Ayrıca, Callisto’nun buzlu yüzeyinin koyu renkli bir toz örtüsü kaplı olması da ilginç olan başka bir özelliğidir çünkü bu toz maddenin de nereden geldiği hala bilinmemekte.

Sistemimiz ne güzelliklerle dolu. İnsanlık olarak 20. yüzyılın ortalarında başlattığımız keşif çağını yaşamaya devam ediyoruz ve gelecek bize kim bilir daha ne keşifler, ne gelişmeler getirecek…

Size Güneş sistemi’nin enlerini anlatmaya çalıştığımız bu bölümün sonuna geldik fakat yazıyı sonlandırmadan bugüne dair anmak istediğimiz çok özel bir detay var. Biliyorsunuz ki zaferleri kaybedenler değil, kazananlar kutlar. Bu yayını sizlerle buluşturduğumuz tarih olan 30 Ağustos, şanlı tarihimizin eşsiz destanlarından biridir. Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde kazanılan ve kurtuluş savaşımızın başarıya ulaşmasında en önemli etkenlerden biri olan bu büyük zaferi Başta ulu önderimiz Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silahlı kuvvetler mensuplarımızı anarak kutluyor, “hepimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun” diyoruz!

Kâzım Karabekir Paşa ve Atatürk gerçeği – Sözcü Gazetesi

astronotlar.org@gmail.com e-posta adresimize konuştuğumuz içeriklere dair düşüncelerinizi belirtebilir, değinmemizi istediğiniz konuları yazabilir, bir kitap, link veya bilgi paylaşımında bulunabilirsiniz. Sosyal medya hesaplarımızı Instagram ve Twitter’dan “astro_notlar” olarak takibe almayı unutmayın! Facebook’tan vazgeçmem diyenler ise bizi AstroNotlar sayfasında bulabilirler. Gelecek hafta görüşünceye dek, gökyüzüne iyi bakın, hoşçakalın!

E-posta: astronotlar.org@gmail.com
Facebook: facebook.com/astronotlar.org
Instagram: instagram.com/astro_notlar
Twitter: twitter.com/astro_notlar
Anchor: anchor.fm/astronotlar

KAYNAKLAR VE GÖRSELLER

https://tr.wikipedia.org/wiki/Güneş_Sistemi

https://solarsystem.nasa.gov/moons/in-depth/

https://gelecekbilimde.net/gunes-sistemindeki-en-garip-uydular/

https://evrimagaci.org/gunes-sisteminde-bulunan-dogal-uydular-hangi-gezegenin-kac-tane-uydusu-var-8469

https://solarsystem.nasa.gov/planets/in-depth/

http://www.astronomievi.com/gezegenler/gezegenlerin-sicakliklari/

Author: Olcaytuğ Özgüllü

24-01-1997 Çorlu/TEKİRDAĞ doğumluyum. Asker ailesi olduğumuz için hayatım (özellikle çocukluğum) Türkiye'nin dört bir tarafında geçti ama 10 yıl boyunca İzmir'de yaşadığım için kendimi oraya ait hissediyorum. İzmir Balçova Anadolu Lisesi'nden 2015 yılında mezun oldum ve aynı sene İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü'nü kazandım. Halen daha bu bölümde lisans öğrencisiyim. 5 yaşından beri hayalim olan bölümü okumakta ve kendimi bu alanda geliştirmek için elimden gelen her şeyi yapmaktayım. Gelecekte de kendimi başarılı bir "Astronom" olarak görmek istiyorum. Hayallerinizin peşinden koşmaktan asla vazgeçmeyin... ;)