UZAYDA ÖLEN ASTRONOTLAR

AstroNotlar’dan merhaba. Bu hafta uzayda gerçekleşen kazalardan bahsedeceğiz. Birçok astronot ve kozmonotun yaşadığı zor durumlara, kimi zaman ölümlerine neden olan trajik olaylara değineceğiz. 

Vostok uzay aracıyla Yuri Gagarin’in uzaya çıkan ilk insan olmasıyla başlayan uzay çağında, 12 Nisan 1961’den bu yana, uzay görevleri için eğitim alırken veya görevleri gerçekleştirme girişiminde bulunurken birçok astronot ve kozmonot zorluklar yaşadı, bazıları da öldü. Bu ölümlerin çoğunluğu ya yerde ya da uzay sınırı olarak kabul edilen, yerden yaklaşık 100 kilometre yükseklikte başlayan, Kármán hattı adı verilen yüksekliğin altında meydana geldi, ancak sadece bunlar gerçekleşmedi. Karman hattının ötesinde de ölümlere tanık olundu. Özellikle uzay yarışının başlarında, hem NASA hem de SSCB, uzay araçlarının test sürüşlerinde pilotların ölümüyle sonuçlanan kazalarda artış yaşadı. Yaşanan kazalar sadece jetlerde değil farklı uzay araçlarında ve değişik şekillerde meydana geldi. medyada büyük yankı uyandıran Challenger uzay mekiği patlaması, Apollo 1 yangını, Soyuz 11 felaketi… Bunlar yaşanan kazaların sadece bazıları. 

Apollo 1 yangını, Ocak 1967’de bir fırlatma simülasyonu sırasında, saf oksijenle dolu olan topraklanmış uzay aracının kabini içinde başıboş bir kıvılcım nedeniyle meydana geldi. Bu ufak kıvılcım, kontrol edilemeyen bir yangına yol açtı. Mürettebat, basınçlı ambar kapısını açmak için çabalarken,Virgil Gus Grissom, Ed White ve Roger Chaffee’den oluşan 3 kişilik mürettebatın trajik bir şekilde ölümüne yol açtı. Her birinin ayrı görevi olan Apollo 2’den Apollo 6’ya kadar tüm uzay araçları ayrı ayrı başarılar elde etti. Bir diğer Apollo aracı ise başarısız olan Apollo 1’in yerine geçti. Apollo 7’nin Ay modülü pilotu konuyla ilgili olarak yaptığı bir açıklamada kendilerinin bir gece önce aynı testleri yaptıklarını ancak kapak açık olduğundan %100 oksijen kullanmadıklarını belirtirken, ölen mürettebat yerine kendilerinin atandıklarını söyledi. Atanan bu mürettebat, Apollo 1 yangınından yaklaşık 2 yıl sonra, uzaya başarılı bir şekilde çıkan ilk Apollo mürettebatı oldu. Ardından Apollo astronotları birçok başarılı görev tamamladı. 

Tarihsel sıralamayla gidecek olursak Apollo yangının ardından, 30 Haziran 1971’de Soyuz 11 felaketi meydana geliyor. Dünya atmosferinin dışında bir yörüngedeki ilk uzay istasyonu, 19 Nisan 1971’de fırlatılan SSCB’nin Salyut 1’iydi. Salyut 1 yörüngedeki yerini başarılı bir şekilde aldıktan sadece birkaç gün sonra, uzay istasyonuna girmek ve bir ay boyunca yörüngede kalmak amacıyla üç Sovyet mürettebatı Soyuz 10’da uçuşa hazırlanıyor. Soyuz 10 mürettebatı Salyut 1’e güvenli bir şekilde yanaşmış olsa da giriş kapısındaki sorunlar uzay istasyonuna girmelerini engelliyor. Dünya’ya erken dönüş yolculukları sırasında Soyuz 10’un hava kaynağına zehirli kimyasallar sızarak bir kozmonotun dışarı çıkmasına neden oluyor. Bununla birlikte, mürettebatın üç üyesi de nihayetinde uzun süreli etkiler olmaksızın eve güvenli bir şekilde dönmeyi başarıyorlar. Bu olaydan birkaç ay sonra, 6 Haziran’da Soyuz 11 görevi gerçekleştiriliyor. Ancak Soyuz 11 de uzay istasyonuna girişte bir kez daha sorun yaşıyor. Tüm bu sorunlara rağmen önceki görev mürettebatının aksine bu üç Soyuz 11 kozmonotu başarılı bir şekilde Salyut 1’e girmeyi başarıyor. Burada geçirdikleri süre üç hafta olmasına karşın uzayda geçirilen en uzun süre için yeni bir rekor niteliği kazanıyor. Sadece bununla kalmayıp aynı zamanda insan vücudunun uzun süreli mikro yerçekim ortamında nasıl başa çıktığına odaklanan bir sürü deney de yürütüyorlar. 

Yer’e inmek için kozmonotlar tekrar Soyuz 11’e binip yola çıktıklarında asıl trajedi başlamış oldu. Yerdekilere göre, Soyuz 11’in yeniden Dünya’ya girişiyle ilgili her şey yolunda gidiyor gibiydi. Kapsül atmosfere planlanan açıyla girdi ve paraşütler otomatik olarak açıldı. Bu noktada kontrol merkezi tekrar radyo bağlantısı kurmaya çalıştıysa da yanıt alamadı. İniş modülü normal görünen bir şekilde Kazakistan’a yumuşak iniş yaptı. Karşılama ekipleri helikopterleriyle iniş yerine ulaştıklarında kapsülün dış görünüşünün normal olduğunu saptadılar. Kapağı açtıklarında ise büyük şok yaşadılar. Üç kozmonot hareketsiz yatıyordu. Yüzlerinde koyu mavi lekeler ile kulak ve burunlarından akmış kan izleri vardı. 

Ölümcül kaza, uzay aracının servis modülünden ayrılması sırasında kaynaklanan bir sorundan meydana geliyor. Modülleri ayırmak için kullanılan küçük patlayıcılar gerektiği gibi belirli zaman aralıklarıyla değil, aynı anda ateşlenmiş. Bunun yarattığı aşırı kuvvet, iniş modülünün üzerinde, modül atmosfere girdikten sonra içerideki hava basıncıyla dışarıdaki basıncı dengelemek için açılması öngörülen bir kapakçığa hasar vermiş. 168 km yükseklikte, sızıntı yapan bu valf ile boşluktaki vakumun ölümcül kombinasyonu, mürettebat kabinindeki tüm havayı hızla emerek basıncı düşürmüş. Bu valf kozmonotların koltuklarının altına gizlendiğinden, sorunu zamanında tespit etmeleri ve çözmeleri de mümkün olamamış. Anlamış olmalarını düşünmemiz için bir neden var aslında. Kapsül açıldığında kozmonotlardan birinin konumu, onun kapakçığa ulaşıp kapatmaya çalıştığını düşündürüyordu. 

Soyuz 11 mürettebatının ölümleri dekompresyon yani basınç farkından dolayı vücutlarında oluşan gaz kabarcıklarından kaynaklandı. Bunun sonucunda SSCB hızla tüm kozmonotların yeniden giriş sırasında basınçlı uzay kıyafetleri giymesini zorunlu hale getirdi. Kazadan sonra Soyuz yeniden tasarlandı. Ancak Salyut 1’e tekrar ziyaret yapılmadı ve tarihin ilk uzay istasyonu verilen komutla atmosfere girip parçalandı. Soyuz 11’in indiği Kazakistan’ın merkezinden yaklaşık 25 kilometre uzaklıkta çölün ortasında ölen bu üç astronotu anmak için büyük siyah bir anıt mevcut. 

Bunların ardından 1980’li yılların sonuna gelindiğinde bir kötü olay daha gerçekleşiyor. 28 Ocak 1986’da Challenger uzay mekiği fırlatıldıktan kısa bir süre sonra patladığında yedi kişinin ölümüyle sonuçlandı. Challenger Uzay mekiğinde bulunanlar arasında New Hampshire lisesi öğretmeni Christa McAuliffe de vardı. NASA tarafından uzaydaki ilk öğretmen olarak seçilen McAuliffe, Mürettebatta bir yük uzmanı olarak çalışacaktı. Mekik içerisinde taşınan malzemelerin sorumlusuydu, kargolardan bilimsel deney malzemelerine kadar bütün yüklerle ilgilenecekti. Mekik, Florida yakınlarındaki Kennedy Uzay Merkezi’nden öğleden hemen önce havalandı. NASA’dan yapılan açıklamalar, mekik, fırlatıldıktan sonra bir güçlendirici motor bozulduğu yönünde. Mekik, fırlatmadan 73 saniye sonra havada patlayarak parçalandı. Yedi astronotun da patlamada öldüğü veya bazılarının yere düşene kadar hayatta olup olmadığı ise tartışmalı bir konu. Bu kazayla birlikte NASA, bir uçuş sırasında ilk kez bir astronot kaybetmiş oldu ve 28 Ocak’ta yakın tarihlerde gerçekleşen iki olayı Apollo 1 ve Columbia kazalarında ölen astronotları anmak adına bir gün düzenliyor.

Bir filmde Challenger’ın SSCB istasyonlarından birini yörüngeden alıp Dünya’ya geri getirmekle görevlendirildiğini ve bu yüzden SSCB kendi mürettebatını bütün testlerin tamamlanması beklenmeden planlanan tarihten çok daha erken bir tarihte fırlattığını izleyiciye sunmuşlardı. Bahsi geçen, Salyut 7 istasyonudur. 2017 yapımı filmin adı da Salyut-7. Filmin esinlendiği olay şu şekilde gerçekleşiyor. 11 Şubat 1985 de istasyona bir cisim çarpıyor(!). Bu çarpışmadan sonra istasyonla iletişim kesiliyor ve haber alınamıyor. Çarpışmada kimseye bir zarar gelmiyor çünkü insansız istasyonlardan biri Salyut 7. 

Challenger ise 20 ton ek yük taşıma kapasitesi olan bir mekik ve ne tesadüftür ki Salyut 7 de yaklaşık 20 tonluk bir metal parçası; üstelik tam olarak mekiğin kargo bölümüne sığacak büyüklükte. Ayrıca Challenger’ın görevli astronotlarından biri daha önce Salyut 7 görevinde yer almış ve istasyonu en az SSCB mühendisleri kadar iyi biliyor. Görevde bu pilotun yer alması ve Challenger’ın  bu çarpışmadan neredeyse bir ay sonra acele edilerek fırlatılması bir soru işareti oluşturmuyor değil. 

Resmi bir açıklama olmamasına rağmen testleri tam olarak tamamlanmayan SSCB mekiği bu olası durumdan kaçınmak için planlanandan çok daha erken fırlatılıyor. Görevde yer alan mürettebattan Vladimir Komarov hayatını kaybediyor ve uzay görevi sırasında hayatını kaybeden ilk insan oluyor. SSCB mürettebatı zorlanmasına, çıkan sorunlara ve yaşadığı can kaybına rağmen istasyonu çalışır hale getirerek görevi tamamlıyor.

Soğuk savaş zamanı tabi. Uzay adına yapılan küçük bir hamle dahi öne geçmek için büyük bir fırsat oluyor. Bir de Columbia kazası! Columbia görevi, 1986’da fırlatma sırasında feci bir başarısızlıkla sonuçlanan Challenger’dan sonraki ikinci uzay mekiği felaketi oldu. Mekik Dünya’ya dönerken dağıldı ve 7 astronotun ölümüyle sonuçlandı. Columbia, uzayda uçan ilk uzay mekiğiydi. İlk uçuşunu Nisan 1981’de gerçekleştirdi. Felaketten önce 27 görevi başarıyla tamamladı. 

28. uçuşu için 2003’te Yer’den ayrıldı. O zamanlar mekik programı, Uluslararası Uzay İstasyonu’nu inşa etmeye odaklanmıştı. Yedi kişilik mürettebat, günde iki vardiya halinde 24 saati bilim deneyleri yaparak geçiriyordu. Yer’e dönmeye başlamadan önce yaşam bilimleri, malzeme bilimleri, akışkan fiziği ve diğer konularda yaklaşık 80 farklı deney gerçekleştirdiler.

Mürettebat uzaydaki görevlerini tamamlarken NASA geçen bu iki haftalık zamanda fırlatma sırasında oluşan köpük çarpmasını araştırdı. Columbia yerden ayrıldıktan yaklaşık 82 saniye sonra, harici tankı mekiğe bağlayan bir yapının parçası olan iki ayaklı rampadan bir köpük parçası düştü. Elde edilen fırlatma videolarına bakıldığında, sol kanada çarpan bu köpük görülebiliyor. Daha fazla inceleme yapılmadan mekik inişe geçmek zorunda kaldı. Kennedy Uzay Merkezi her zamanki iniş yaklaşımını devam ettirdi ancak iniş sırasında Görev Kontrolünde anormal değerler ortaya çıktı. Sol kanatta bulunan sensörlerden gelen sıcaklık değerleri kayboldu. Ardından lastik basıncı değerleri da kayboldu.

İletişimciler, lastik basıncı değerlerini tartışmak için Columbia’yı aramışlar Columbia geri aramış ve  ‘Roger’ diye konuşmaya başlamış ancak cümlenin daha başındayken iletişim kesilmiş. Görev kontrol astronotlarla tekrar temasa geçmek için birkaç girişimde daha bulunsa da maalesef  başarılı olamamış. Yeniden giriş esnasında sol kanatta oluşan deliğin atmosferik gazların mekiğe sızmasına izin verdiği, sensörlerin ve sonunda Columbia’nın dağılmasına neden olduğu bulundu. Bu sızma sonucunda mekik içindeki astronotların önce bilinç kaybı yaşamasına ardından ölümüne yol açtığı ortaya çıktı. 

Columbia’nın planlandığı gibi piste yaklaşmasına yaklaşık 12 dakika varken görev kontrolörlerinden biri vatandaşların birinden telefon alıyor. Arayan kişi televizyonda mekiğin inişinin yayınlandığını, havada nasıl parçalandığını gördüğünü söylüyor. Parçalanma sonucunda Teksas ve Louisiana’da enkaz alanları oluşuyor. NASA bir acil durum duyurusunda bulunarak bu alanlara arama kurtarma ekiplerini gönderiyor. Aramalar devam ederken NASA astronotlara ulaşamadıklarını ve kayıp olduklarını, patlamanın olduğu günün ilerleyen saatlerinde medyaya bildiriyor. 

Columbia kazasının üstünden yaklaşık 5 yıl geçtikten sonra NASA, Columbia mürettebatının son birkaç dakikasını detaylandıran bir mürettebat hayatta kalma raporu yayınlıyor. Bu rapora göre astronotlar Columbia’nın ilk dağılmasından sağ kurtuluyorlar ancak kabin basıncını kaybettiklerinde buna paralel olarak birkaç saniye sonra bilinçlerini de kaybediyorlar. Mekik parçalandığında da ölüyorlar. 

Her şey büyük bir patlamayla başlamıştı… 1971 yılında Ay’a giden ekip tarafından bir heykeltıraşa yaptırılan levha Ay yüzeyine bırakılmıştı. Bu olay Ay’a giden ekipteki astronotlardan birinin bir akşam yemeğinde tanıştığı heykeltıraşla konuşup ayarladığı bir olaydı. Amacı o zamana kadar gerek uzayda gerek uzaya çıkamadan hayatını kaybeden mürettebatı anmaktı. Bu olayı en başında kimseye duyurmadan tek başına planlamıştı. Mürettebat, görevlerinin tamamlanmasına kadar anıtın varlığını bir sır olarak sakladı. Döndüklerinde çıktıkları basın toplantısında bu durumu açıklarken aynı zamanda iki ismin eksik olduğunu bunun sebebinin ise Sovyetler Birliğinin gizlilik politikasından kaynaklandığını belirttiler. Buna ek olarak eksik olan bir isim daha var. İnsanlı Yörünge Laboratuvarı programı için seçilmiş ilk siyah astronot ve ABD hava kuvvetleri subayı. 

Yayınımızı bitirmeden önce bir de AstroNotların 2021 gelişmelerini yeniden hatırlatmak istiyorum. Bildiğiniz gibi, 2021 itibariyle aylık takvimler yapmaya başladık. Her ay takvimimizde Emre Erkunt tarafından çekilmiş farklı bir astrofotoğraf da yer alıyor! Nisan ayı takvimimiz ile telefon veya masaüstü arka planlarınızı şenlendirmek isterseniz sosyal medya hesaplarımızı takip etmeyi unutmayın! Poster şeklinde tasarladığımız bu takvimleri çıktı da alabilirsiniz. 

astronotlar.org@gmail.com e-posta adresimize konuştuğumuz içeriklere dair düşüncelerinizi ve değinmemizi istediğiniz konuları yazabilir, bir kitap, link veya bilgi paylaşımında bulunabilirsiniz. Sosyal medya hesaplarımızı Instagram ve Twitter’dan “astro_notlar” olarak takibe almayı unutmayın! Facebook’tan vazgeçmem diyenler ise bizi AstroNotlar sayfasında bulabilirler. Gelecek hafta görüşünceye dek, gökyüzüne iyi bakın, hoşçakalın!

E-posta: astronotlar.org@gmail.com
Facebook: facebook.com/astronotlar.org
Instagram: instagram.com/astro_notlar
Twitter: twitter.com/astro_notlar
Anchor: anchor.fm/astronotlar

KAYNAKLAR VE GÖRSELLER

https://astronomy.com/news/2019/10/how-many-astronauts-have-died-in-space?utm_source=asytwitter&utm_medium=social&utm_campaign=asytwitter

https://abc30.com/what-caused-the-challenger-explosion-year-of-date-shuttle/1723676/#:~:text=Just%2073%20seconds%20into%20the,they%20fell%20to%20the%20ground.

https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_spaceflight-related_accidents_and_incidents#:~:text=As%20of%202020%2C%20there%20have,fatalities%20during%20spaceflight-related%20activities.

https://www.space.com/19436-columbia-disaster.html

https://www.thespacereview.com/article/2554/1

https://solarsystem.nasa.gov/resources/2279/memorial-to-fallen-astronauts-on-the-moon/