KÜÇÜLEN KÜÇÜK GEZEGEN: MERKÜR

AstroNotlar’dan, merhaba! Bu hafta sizlere oldukça ilginç bir fenomen olan Merkür’ün küçülmesinden bahsedeceğiz. Evet, yanlış duymadınız, Merkür küçülüyor! Ama Merkür’ün nasıl küçüldüğüne geçmeden önce biraz Merkür hakkındaki bilgilerimizi tazeleyelim.

Merkür hepimizin de bildiği gibi Güneş Sistemi’ndeki en küçük ve Güneş’e en yakın gezegendir. Yaklaşık 88 Dünya gününe eşit bir sürede Güneş etrafındaki turunu tamamlar, Güneş Sistemi’ndeki diğer gezegenlerden daha hızlıdır. Bu kadar hızlı olmasının sebebi ise Güneş’e en yakın gezegen olması. Bilinen hiç doğal uydusu yok ve adını tanrıların habercisi, Roma tanrısı Merkür’den alır.

Peki Merkür’de günlük yaşam nasıl?

Isıyı koruyacak bir atmosferi olmamasından dolayı, Merkür’ün yüzey sıcaklığı günlük olarak Güneş Sistemi’ndeki diğer tüm gezegenlerden daha fazla değişir. Bazı ekvatoral bölgelerde gece -173 °C’den gündüz 427 °C’ye kadar değişebilir. Kutuplarsa sürekli olarak -93 °C’nin altındadır.

İlginç bir bilgi daha; Merkür’ün ekseni Güneş Sistemi’ndeki en küçük, yaklaşık derecenin 30’da 1’i kadar ufak biri eksen eğikliğine sahip olması, yani gezegenin yörünge düzlemiyle yapmış olduğu açıya yok denecek kadar az diyebiliriz. Merkür’ün yörüngesinin basıklığıysa Güneş Sistemi’ndeki tüm gezegenlerinkinden büyük. Yani Merkür, Güneş’e en uzak olduğu konumda, Güneş’e en yakın konumda olduğundan, 1,5 kat daha uzaktır. Merkür’ün yüzeyi aşırı miktarda krater barındırır ve görünüm olarak da Ay’a çok benzer. Bu da aslında milyarlarca yıldır jeolojik olarak etkin olmadığını bize gösterir.

Merkür zaten küçük ve sıcak ama daha da küçülüyor! NASA tarafından finanse edilen yeni bir araştırma, Merkür’ün bugün bile küçüldüğünü ve tektonik olarak aktif bir gezegen olarak Dünya’yla aynı klasmana katıldığını gösteriyor.

NASA’nın MESSENGER uzay aracı 2011 yılında Merkür’ün yörüngesine yerleşiyor ve 2015 yılında Merkür’e düşene kadar bir çok görüntü elde ediyor. Bu görüntüler, daha önce tespit edilmemiş küçük fay dikliklerini, yani merdiven basamaklarını andıran uçurum benzeri yüzey şekillerini ortaya koyuyor. bilim insanlarının “Sarplık” denilen bu yapıların jeolojik olarak genç olmaları gerektiğini düşünüyorlar. Zaten büyüklükleri de bu hipotezi doğrulayacak şekilde oldukça küçük. Bu da Merkür’ün hala büzüldüğü ve daha önce düşünüldüğü gibi, Dünya’nın Güneş Sistemimizdeki tektonik olarak aktif olan tek gezegen olmadığı anlamına geliyor.

Bu “fay dikliklerini” Dünya’da bulunan Horst ve Grabenler’e benzetebiliriz aslında. Hatta ülkemizde Ege Bölgesi’nin temel coğrafi şeklini de horst ve grabenler oluşturur.

Peki nasıl bulunmuş bu yapılar ve nasıl oluşmuşlar?

Merkür’deki büyük fay izleri ilk olarak 1970’lerin ortalarında Mariner 10, Merkür’ün yanından geçerken keşfedildi ve Güneş’e en yakın gezegenin küçülmekte olduğunu bulan MESSENGER tarafından doğrulandı. Büyük ve sarp arazi yapısının, Merkür’ün iç kısmı soğudukça oluştuğu, bu olayın da sırasıyla gezegenin büzülmesine, kabuğun kırılmasına ve faylar boyunca yukarı doğru itilmesine neden olarak, yüzlerce kilometre uzunluğunda ve bir buçuk kilometreden yüksek uçurumlar meydana getirdiği düşünülüyor.

MESSENGER görevinin son 18 ayında uzay aracının irtifası düşürüldü, bu da haliyle Merkür yüzeyinin çok daha yüksek çözünürlükte görülmesine imkan verdi. Bu alçak irtifa görüntüleri daha küçük fay izlerini ortaya çıkardı. Araştırmacılar, meteoroitlerin ve kuyruklu yıldızların sürekli bombardımanından kurtulmak için küçük sarplıkların çok genç olması gerektiğini belirtiyor. Hatta bu küçük faylar, Ay’ın da küçüldüğünün kanıtı olan küçük, genç Ay yüzey faylarıyla karşılaştırılabilir şekilde.

Boyutuna kıysala Güneş Sistemi’ndeki en büyük çekirdeğe sahip karasal gezegen olarak Merkür’ü rahatlıkla söyleyebiliriz. Merkür’ün yüzeyindeki bu aktif faylanma, Merkür’ün küresel manyetik alanının da milyarlarca yıldır var olduğu ve Merkür’ün hala sıcak olan dış çekirdeğinin yavaşça soğuduğunu işaret eden son bulgularla da tutarlıdır. Hatta Karasal gezegenlerin en küçüğü olan Merkür’ün “Merkür depremleri” yaşaması da muhtemel ve bu bir gün sismometreler tarafından doğrulanabilir.

Ay’dan çok da büyük olmayan bu küçük gezegenin bugün bile aktif olduğunu düşünmek gerçekten heyecan verici. Peki Merkür tam olarak ne kadar küçülmüş, oluşumundan bugüne kadar? Bunu biliyor muyuz?

Önceki araştırmalar, Merkür’ün 14 km çapında küçülmüş olabileceğini öne sürüyordu. Yeni yapılan bir araştırmada ise 2 ila 4 km küçüldüğünü tahmin ediyor.

Merkür’ün küçülmesine ilişkin bir model geliştirmek için MESSENGER’den alınan yörünge görüntüleri ve topografik verileri analiz edilmiş. Merkür’ün büzülmesiyle doğrudan bağlantısı olma olasılığı daha düşük olan daha sığ fayların aksine, yalnızca gezegenin derinliklerinde bulunan büzülme faylarıyla birlikte, fiziksel olarak bağlantılı olduklarına dair net kanıtlar içeren yer şekilleri birleştirilmiş. Sonuç olarak, bu yeni bulgular, Merkür’ün iç ısısını daha önce düşünülenden daha fazla koruduğunu öne sürüyor. Bu keşif, MESSENGER’ın neden 50 milyon yıldan daha eski küçük fay izleri bulduğunu açıklamaya da yardımcı olabilir ve bu da bilim insanlarının Merkür’ün hala depremlerle veya “Merkür depremleri” ile gürleyebileceğinin kanıtı olduğuna da inanmalarını sağlıyor. Sonuçta ekstra ısı, Merkür’ün jeolojik olarak aktif kalmasına yardımcı olabilir.

Aslında bu yeni çalışma gezegen evrimine çok farklı bir açıdan yaklaşmamızı da sağlayabilir. Bu yeni tahminler, gezegenin ne kadar küçük olursa, o kadar hızlı soğuduğunu ve jeolojik olarak hareketsiz hale geldiğini savunan geleneksel düşüncenin karşısında duruyor. Yani aslında Merkür bize alternatif bir evrim yolu gösteriyor. Küçük kayalık gezegenler iç ısılarını koruyabilir ve genel olarak daha az küresel daralma yaşayabilir. Bu yavaş soğuma, Merkür’deki çok yeni ve hatta mevcut tektonik ve sismik aktiviteyi de tetikleyebilir.

Peki Merkür iç ısısını nasıl tutmuş olabilir, yaklaşık 4,5 milyar yıldır?

Merkür, kalın bir “megaregolitin”, yani regolitin altındaki kırık bir ana kaya tabakası sayesinde veya gezegenin yüzeyindeki toz, toprak ve kayanın yalıtım etkisi nedeniyle iç ısısını tutmuş olabilir. Merkür, oluşumundan beri soğumaya başlamış olsa da, zamanla geliştirdiği bu gözenekli tabaka, bu ısının önemli bir miktarının, evlerde yalıtkan köpüğün yaptığı gibi yukarı ve dışa sızmasını engellemiş olabilir.

Araştırmacılar “Merkür gibi küçük gezegenler ve hatta Ay gibi daha küçük cisimlerin iç ısılarını koruyabilirlerse ve milyarlarca yıl sonra jeolojik olarak aktif kalabilirlerse, o zaman küçük kayalık ötegezegenlerin de aynı evrimsel yolu izlemesini mümkün olabileceğini belirtiyor. 2019 yılında yapılan bir araştırma, Ay’ın da Dünya’nın yerçekimi etkisinden kaynaklanan gelgit kuvvetlerinin yanı sıra, kasılma gibi etkiler nedeniyle depremler yaşayabileceğini de bulmuştu.

Yayınımızı bitirmeden önce AstroNotların aylık takvimine ücretsiz olarak erişebileceğinizi hatırlatmak istiyorum. Emre Erkunt’un astrofotoğrafını işlediği Hilal bulutsusuna ev sahipliği yapan Ağustos ayı takvimimiz ile telefon veya masaüstü arka planlarınızı şenlendirmek isterseniz sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Poster şeklinde tasarladığımız bu takvimleri çıktı da alabilirsiniz. Her gün farklı bir içerikle astronomi ve uzay bilimlerine dair gündemi yakalamak için sosyal medyadan bizi takip etmeyi unutmayın!

astronotlar.org@gmail.com e-posta adresimize konuştuğumuz içeriklere dair düşüncelerinizi ve değinmemizi istediğiniz konuları yazabilir, bir kitap, link veya bilgi paylaşımında bulunabilirsiniz. Sosyal medya hesaplarımızı Instagram ve Twitter’dan “astro_notlar” olarak takibe almayı unutmayın! Facebook’tan vazgeçmem diyenler ise bizi AstroNotlar sayfasında bulabilirler. Gelecek hafta görüşünceye dek, gökyüzüne iyi bakın, hoşçakalın!

E-posta: astronotlar.org@gmail.com
Facebook: facebook.com/astronotlar.org
Instagram: instagram.com/astro_notlar
Twitter: twitter.com/astro_notlar
Anchor: anchor.fm/astronotlar

KAYNAKLAR

https://www.nasa.gov/feature/the-incredible-shrinking-mercury-is-active-after-all

https://www.space.com/mercury-shrank-less-than-believed

https://tr.wikipedia.org/wiki/Merkür