Merhaba, bir AstroNotlar yazısı ile yeniden birlikteyiz. Öncelikle Van’da gerçekleşen çığ felaketinde ve uçak faciasında hayatını kaybedenlere rahmet, ailelerine başsağlığı diliyoruz. Umarız daha kötü haberlerle karşı karşıya kalmayız.
Bugün sizlere hem medyada sıksık sansasyonel başlıklarla gündeme gelen hem de eğlenceli ve basit deneylerle test edebileceğiniz bir konudan bahsedeceğiz. Yani Süper Ay’dan.
Gökyüzüne baktığımızda Ay’ın kimi zaman daha büyük, kimi zaman da daha küçük göründüğünü siz de fark etmişsinizdir. Bunun sebebi Ay’ın elips şeklindeki yörüngesi sayesinde kimi zaman bize yaklaşması, kimi zaman da bizden uzaklaşmasıdır. Ay’ın Dünya etrafındaki yörüngesinde Dünya’ya en yakın olduğu noktaya enberi noktası, en uzak olduğu noktaya ise enöte noktası adı verilir. Enberi noktasındaki Dolunay her zamankinden biraz daha büyük ve parlak gözükür. Bu nedenle de “Süper Ay” lakabını alır. Aslında gökyüzündeki sıradan bir dolunayın boyutu ile süperayın boyutunu karşılaştırmak, yani Ay’ın boyutundaki %10’dan da az bir farkı algılamak pratikte pek de kolay değildir.
Zaten bu isimlendirmenin bilimsel bir dayanağı da bulunmamaktadır. Üzücüdür ki, Süper Ay tabiri ilk olarak 1976 yılında bir astrolog tarafından ortaya atılmış. Ne yazık ki her zamanki gibi astrologların uydurduğu palavralarla uğraşmak yine biz astronomlara düşüyor.
Ay neden ufuk çizgisine yakınken daha büyük görünüyor, açıklayalım. Ay’ın ufka yakın olduğu zaman anormal şekilde büyük göründüğü uzun yıllardan beri farkedilegelmiş bir durumdur. Ne var ki bu tamamen bir göz yanılmasından, beynimizin bize oynadığı bir oyundan ibarettir. Kimi bilim insanlarına göre ufuk civarındaki Ay’a bakarken, Ay’ın etrafındaki diğer cisimler algılarımıza bir oyun oynuyor ve bildik cisimleri referans noktası olarak alan beynimiz de Ay’ın o cisimlere göre çok daha büyükmüş gibi algılanmasına sebep oluyor. Tamamen bir illüzyondan ibaret olan bu duruma “Ay Yanılsaması” adı verilmektedir.
Bu yanılsamaya farklı bir açıklama getiren “Ebbinghause İllüzyonu”nu inceleyelim. İsmini Alman psikolog Hermann Ebbinghause’dan alan bu illüzyona göre nesnelerin büyüklüklerini algılarken, beynimiz nesnenin etrafındaki cisimlerle kıyas yaparak bir büyüklük algısı oluşturmaktadır. Bunu daha iyi anlamak için biraz hayal gücü ve çizim yeteneğimizi kullanabiliriz.
Elimize bir kağıt alıp bir çizgi ile ortadan ikiye ayıralım ve iki tarafın da tam ortasına eşit büyüklükte, yaklaşık 2 santimetre çapında daireler çizelim. Sol tarafa çizdiğimiz dairenin etrafına kendisinden büyük altı tane daire daha çizip, bir çiçek haline getirelim. Çizdiğimiz bu daireler ortadaki dairenin üç, dört katı olsun. Sağ tarafa çizdiğimiz dairenin etrafına ise kendisinden üç-dört kat küçüklükte daireler çizip bir çiçek oluşturalım. Şimdi dikkatlice bakalım. Sol ve sağdaki merkez dairelerin aynı boyutta olduğunu biliyoruz. Fakat soldakinin etrafında kendisinden daha büyük şekiller olduğu için beynimiz onu “küçük bir daire” olarak algılıyor. Sağdakinde ise dairemizin etrafında kendisinden daha küçük şekiller olduğu için onu “büyük bir daire” olarak algılıyoruz. Bir karşılaştırma yaptığımızda da, sanki soldaki daire sağdakinden daha küçükmüş gibi geliyor. İlginç değil mi?
Ay’da da benzeri bir durum yaşıyor olabiliriz. Ay ufka yakınken onu, etrafındaki küçük nesneler olan ağaçlar ve binalarla kıyaslayıp büyük olduğu yanılgısına kapılıyoruz. Ufuktan yukarıda, etrafında büyüklüğünü kıyaslayabildiğimiz bir cisim olmadığında da Ay’ı ufuktaki halinden daha küçük zannediyoruz. Fakat burda ufak bir sorunumuz var. Eğer Ay’ı ufka yakınken büyük görmemizin sebebi, beynimizin onu görüş alanımızdaki diğer cisimlerle kıyaslamasıyla, ya da diğer bir deyişle “Ebbinghause İllizyonu” ise, açık denizde seyir halinde olan gemicilerin ve uçuş halinde olan pilotların bu durumu yaşamamaları gerekirdi. Çünkü açık denizde giderken ufka baktığınızda Ay’ı kıyaslayabileceğiniz herhangi bir cisim bulunmamaktadır. Fakat çok garip bir şekilde, açık denizdeki gemiciler ve pilotların da bu sorunu yaşadığını bilmekteyiz. Bu durumda cevabın “Ebbinghause İllüzyonu”nda olmadığı aşikar.
Konuyla ilgili bir diğer illüzyonsa “Ponzo İllüzyonu”dur. Adını İtalyan psikolog Mario Ponzo’dan almış olan bu çalışma, perspektif algımızla ilgili. Bir nesne bizden ne kadar uzaklaşırsa o kadar küçük görünür. Beynimiz, bu durumu bilir ve cisim uzaklaşsa da gerçek büyüklüğünün değişmediğinin farkında olur. Ponzo İllüzyonu, Ay’ın bu illüzyonun olası bir açıklamasıdır, çünkü Ay ufukta olduğu zaman, beynimiz Ay’ı uzakta ama yeryüzünde bir nesne olarak algılar. Fakat Ay yükseldikçe, beynimiz bu durumun öyle olmadığını, yani aslında Ay’ın Dünya yüzeyinde olmadığını algılamış olur, böylece uzak ve küçük görünmesi gerektiğini farkederek gereğini yapar. Peki ya eğilip bacaklarınızın arasından bakacak olursak bu görüntü nasıl olur? Değişmez mi diyorsunuz? Bunu daha önce yaptınız mı bilmem ama bacaklarınızın arasından baktığınızda gerçekten de bu yanılgının yok olduğunu fark edeceksiniz. Beynimiz bize nasıl oyunlar oynuyor! Kim bilir böylesi nice yanılgıyla yaşıyoruz ömrümüz boyunca.
Ay’ın ufuk civarında daha büyük olmadığını, Süper Ay’ın gözle ölçülür bir büyüklük farkı içermediğini bu kadar emin bir şekilde söyledik ama gelin biz bunu da ufak bir deneyle test edelim. En basit yöntem Dolunay’ı hem ufuktan olabildiğince uzak olduğu bir konumda hem de ufuk civarında fotoğraflamaktır. Bu iki görüntüyü karşılaştırdığınızda Ay’ın boyutlarının aynı olduğunu göreceksiniz. Peki, diyelim ki Dolunay’ı güzelce fotoğraflama imkanınız yok. O halde ihtiyacınız olan şey bir misket. Kolunuzu uzatıp tek gözünüzü kapatın ve misketinizi ufuktan uzak bir konumdaki Dolunay ile kıyaslayın. Gördüğünüz sahneyi aklınıza iyice kazıyın çünkü aynı şeyi bir de Dolunay ufka yaklaştığı zaman yapmanızı isteyeceğiz. Göreceksiniz ki Dolunay’ın elinizdeki misket ile göreli büyüklüğünde hiçbir değişiklik olmayacak. Tabii ki bilim insanları bu ölçümleri misket ile değil, teodolit adı verilen ve belirli iki noktanın yatay ve düşey düzlemlerle yaptıkları açıları hassas bir şekilde ölçebilen bir alet yardımıyla, veya çok daha teknolojik yöntemler ve hassas ölçümlerle yapıyor.
Tüm bu bahsettiklerimizi bir sonraki Süper Ay’da test edebilirsiniz. Ne yazık ki bunun için biraz erken kalkmanız gerekebilir çünkü bir sonraki Süper Ay 8 Nisan günü Türkiye saati ile sabah 05.00‘ten sonra görülebilecek. Bir diğeri ise 7 Mayıs’ta. Eğer bu deneyleri gerçekleştirmek istiyorsanız telefonunuza bir hatırlatıcı kurmayı ihmal etmeyin. Eğilip bacaklarınızın arasından bakarak Ponzo İllüzyonu’nu test etmenizi ve deneyimlerinizi bizimle paylaşmanızı umuyoruz.
Bir yazımızın daha sonuna geldik. “Süper Ay” konusundaki gizemi biraz olsun aydınlatabildiğimizi umuyoruz. Gelecek hafta gökyüzünün kimi tanımlanamamış, kimisi de tanımlanmasına rağmen istenmeyen cisimlerinden bahsedeceğiz, kaçırmak istemezsiniz.
astronotlar.org@gmail.com e-posta adresimize bahsettiğimiz içeriklere dair düşüncelerinizi belirtebilir, değinmemizi istediğiniz konuları yazabilir, bir kitap, link veya bilgi paylaşımında bulunabilirsiniz. Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip etmeyi unutmayın. Gelecek hafta görüşünceye dek, gökyüzüne iyi bakın. Hoşçakalın!
E-posta: astronotlar.org@gmail.com
Facebook: facebook.com/astronotlar.org
Instagram: instagram.com/astro_notlar
Twitter: twitter.com/astro_notlar
Anchor: anchor.fm/astronotlar
KAYNAKLAR VE GÖRSELLER
https://science.howstuffworks.com/question491.htm
https://www.ansiklodedi.com/cwiki/wiki/Ebbinghaus-ill%C3%BCzyonu
https://www.history.com/news/7-unusual-myths-and-theories-about-the-moon
https://www.almanac.com/news/astronomy/astronomy/what-supermoon
Görsel:
https://en.wikipedia.org/wiki/File:Supermoon_comparison.jpg
https://en.wikipedia.org/wiki/Supermoon#/media/File:Moon_distance_with_full_&_new.png açıklaması için: https://en.wikipedia.org/wiki/Supermoon